“İnsanların kendi elleriyle yaptıkları yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu. Belki vazgeçerler diye Allah, yaptıklarının bazı sonuçlarını (dünyada) onlara tattıracaktır.” (Rum 30/41)
“İçimizden beyinsizlerin yaptıkları yüzünden bizleri helâk etme ya Rab! … Sen, bizim velimizsin. Bizi bağışla ve bize acı. Sen, bağışlayanların en hayırlısısın.” (A’râf 7/155)
Miraç, Hz. Peygamber’in yedi kat semaya yükselişini ve Allah katına çıkışını ifade eder. Olay, Resûl-i Ekrem’in bir gece Mescid-i Harâm’dan Mescid-i Aksâ’ya götürülmesi ve oradan da semaya yükseltilmesi şeklinde iki aşamada gerçekleşmiştir. Mescid-i Harâm’dan Mescid-i Aksâ’ya götürülmesine isrâ, oradan göklere yükseltilmesine ise miraç denilir.
Resûl-i Ekrem’in amcası Ebû Tâlib ile hanımı Hz. Hatice’yi kaybetmesi ve birtakım eziyetlere maruz kaldığı Tâif Seferi dönüşü sonrası Hicretten bir yıl kadar önce, genel kabule göre Receb ayının 27. gecesinde meydana gelen isrâ ve miraç, maddi ve manevi yönden daraldığı bir anda Allah tarafından kendisine ihsan edilen manevi bir destek olmuştur. İnananların sıkıntılı anlarda ruhi teselli için sığındığı ve dinin direği olarak tabir edilen “Namaz” ibadeti bu gecede farz kılınmıştır. Namaz zahiren kıyam, rükû ve secdelerden ibaret gibi görünse de batınî yönden inananlar için manevî bir miraç mesabesindedir.
Miraç olayının yıldönümünü bugün, “küçük kıyamet” ve “asrın felaketi” olarak görülen, 11 ilimizde büyük hasarlara, yıkımlara, can ve mal kayıplarına yol açan, 13.500.000 nüfusu doğrudan etkileyerek geride yüz binlerce evsiz, kimsesiz, çaresiz, yetim ve dul bırakan, aileleri parçalayıp yürekleri yakan, bütün bir millet olarak hepimizi acılara ve göz yaşlarına boğan Kahramanmaraş merkezli depremin gölgesinde idrak ediyoruz. Miraç olayında yaşanan olağanüstülükler ve ilahi lütufların, özellikle “Namaz” gibi Yüce Kudret’e kulluğu temsil eden dua ve niyazların verdiği manevi güçle Milletimizin kısa sürede deprem felaketinin açtığı yaraları saracağından, acıları dindireceğinden ve kötü hatıraları zihinlerden sileceğinden en ufak bir kuşku duymuyoruz.
Bu münasebetle bütün camiamızın, milletimizin ve İslam aleminin Miraç Kandilini kutlar, Kandilin başta güzel yurdumuz olmak bütün İslam aleminde ve dünyada huzur ve barışa, iyilik ve güzelliğe vesile olmasını dilerim.
Ayrıca bir kere daha depremde hayatlarını kaybedenlere Yüce Allah’tan rahmet, acılı ailelerine ve milletimize başsağlığı, metanetler ve sabırlar, yaralılara acil şifalar diliyor, depremin ilk gününden itibaren arama kurtarma ve enkaz kaldırma işlerini organize eden hükümetimize, başta AFAD ve Kızılay olmak üzere ulusal ve uluslararası arama kurtarma ekipleri ve yardım kuruluşlarına, STK’lara, bütün şubeleriyle Mehmetçiğimize, cömertliği ve fedakarlığıyla dünyaya örnek olan necip Milletimize, bizleri bu acı günümüzde yalnız bırakmayan dünya devletleri ve milletlerine, depremin etkilerini en aza indirme uğruna göstermiş oldukları canhıraş çabaları ve gayretlerinden dolayı şükran ve minnet duygularımı sunuyorum.
Prof. Dr. Adem YERİNDE
Dekan