Kapı, modern sanatın en güçlü imgelerinden biridir; görünür ile görünmeyen, bilinç ile belirsizlik arasındaki eşiği temsil eder. Duchamp’ın “Kapı hem açık hem kapalı olabilir mi?” sorusundan, Abramović’in izleyiciyi görünmez sınırlarla yüzleştirdiği performanslarına kadar, modern sanat kapıyı yalnızca bir nesne değil, bir düşünce alanı olarak ele almıştır. Bugün bizler için kapı, toplumsal, sanatsal ve eğitsel dönüşümün metaforudur — geçmek cesarettir, kalmak sorgudur, ardına bakmaksa anlamın kendisidir.
Kapı, hem geçişin hem de eşiğin simgesidir; sanatın, eğitimin ve toplumsal hayatın en derin metaforlarından biridir. Kapı, bilincin eşiğinde duran bir davettir — içeriye girene yeni anlamlar, dışarıda kalana sonsuz bir merak sunar. Sanat, bu kapıdan geçmenin cesaretidir; eğitim, kapının ardındaki ışığı görmeyi öğretir; sosyal yaşam ise, bu eşiği birlikte aşabilmenin pratiğidir. Biz, kapının yalnızca bir sınır değil, aynı zamanda bir paylaşım alanı olduğuna inanıyoruz. Her kapı, insana kendini, ötekini ve bilinmeyeni yeniden keşfetme olanağı sunar. Sanatın diliyle, eğitimin derinliğiyle ve yaşamın çoklu ritimleriyle o kapı aralanır; ardında daha adil, daha duyarlı, daha bütün bir insanlık yatar.
Ne var ki, bazı kapıların ardı karanlıktır. O karanlık, suskunluğun, korkunun ve ayrımın beslendiği yerdir. Filistin’de bir çocuğun kapısı, bombalarla sarsılırken sanatın dili kısılır, insanlık bilinci sınanır. Bu “kapı ardı”, medyanın, siyasetin ve çıkarın karanlık söylemleriyle örülüdür. Eğitim, bazen susturulmuş bir öğretmen kadar sessiz, sanat ise yıkıntılar arasında yankılanan bir fısıltı kadar kırılgandır. Biz, bu sessizliğe direnen her yaratıcı çabayı, her öğretici sözü, her barış çağrısını “kapı-ardı” karanlığına karşı bir ışık olarak görüyoruz. Çünkü kapı, sadece açılmak için değil, ardındaki haksızlığı görünür kılmak için de vardır.
Bugün, kapının önünde duruyoruz: bir yanda umut, bir yanda yıkım. Sanat, toplumsal bilinçle birleştiğinde; eğitim, düşünceyi özgürleştirdiğinde; yaşam, dayanışmayı yeniden tanımladığında o kapıdan birlikte geçebiliriz. Kapı ve kapı-ardı arasındaki fark, insanın seçtiği tutumda gizlidir. Bizim seçimimiz, yaratmayı, paylaşmayı, onarmayı seçmektir. Her kapının ardında bir başka olasılık vardır; insanlık, o olasılığı görünür kılabildiği ölçüde geleceğini kuracaktır.